|
İslâm
dîninin kıymetli hazinesi Kur’ân-ı merkezine oturtmuş, ilmin
ve maneviyâtın bir arada sonuca götüreceği düşüncesini benimsemiş,
ülke ve de millet ayırt etmeden tüm Dünya insanına Tasavvuf
eğitimi veren, alanında söz sahibi, öncü bir
akademik-araştırma kurumu olmaktır.
Temel
İlkelerimiz
*
Temel
hak ve hürriyetlere saygılı olmak
*
İnsanî değerlere bağlılık
*
Evrensel ölçülerle hareket etmek
*
İspatlı ve dayanakları olan bilgi sunmak
*
Eğitimde kalite anlayışı
*
Öğrencilerin fikir ve önerilerine duyarlılık
*
Çağın
teknik imkanlarını, öğrencilerin hizmetine sunmak
*
Bilimsel ve gelişimci yaklaşım
* Sosyal hayatı yakından takip etmek ve toplumsal sorunlara duyarlılık
*
Eleştirilere açıklık
*
Fiiliyat, karar ve planlamaları ile ilgili açıklama yapan ve gerektiğinde
hesap verebilir bir kadro ile çalışmak
*
Sevgi, mutluluk, birlik ve beraberlik ruhuyla hareket etmek
*
Çevre
ve doğayı koruma bilincine sahip olmak
*
Sağduyulu, hoşgörülü ve barışcıl olmak
*
Doğruluk ve adaletten yana olmak
*
Cömertlik ve yardımseverlik |
|
İnsanların mutluluğa ulaşmalarını sağlayacak, manevî bir eğitimin Kur’ân-ı
Kerim ışığında verilmesi esasına dayanmaktadır. Kur’ân’da da ifade
buyurulduğu gibi yeryüzündeki tek dîn olan Arapça adı ile İslâm, Türkçe adı
ile teslim ve de evrensel boyutları ile Hz. İbrahîm’in hanif dîninin
âyetlerle, hadîslerle ve köklü İslâm-Tasavvuf tarihi ile zenginleştirilmiş,
hayata adapte edilmiş bir ilmi toplumun hizmetine sunmaktır.
Manevî iklimimizin şairlerinden; Mehmet Âkif Ersoy’a göre İslâm dininde
cehaletin, tembelliğin, nemelâzımcılığın, taassubun, batıl inançların yeri
yoktur. Kur'ânı Kerim' in ölüler ya da gelecekten haber almak isteyenler
için olmadığını şair şöyle anlatır:
"İnmemiştir hale Kur’ân,
bunu hakkiyle bilin,
Ne mezarlıkta okunmak,
ne de fal bakmak için!"
İslâm'ın mukaddes kitabı
olan Kur'ân'ın mucizesinin, her asrın idrakine ilham vermesi olduğuna,
inanan şair izlenmesi gereken yolu ise şu dizelerle ifade eder.
"Doğrudan doğruya Kur'ân'dan alıp ilhamı,
Asrın
idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı"
İşte
Mehmet Akif’in ifade ettiği hakikatleri bundan 14 asır evvel Peygamber
Efendimiz (S.A.V) ve sahâbe Kur’ân-ı Kerim ile yaşamış ve o asra “Asr-ı
Saadet” denilmiştir. Bugün de Kur’ân hayata tatbik edildiğinde ayni saadet
asrı, yeniden yaşanacaktır.
Nasıl
ki; altın ve elmas işlenmeden gerçek hüviyetine kavuşmuyorsa, insan da
yaratılış itibariyle nefsindeki afetlerden arınmadıkça gerçek hüviyetine
kavuşup mutluluğun sahibi olamaz. İnsan kainâtta Allah’ın yarattığı en üstün
varlık olarak, bu âlemde huzurlu bir yaşamı hak etmektedir.
Misyonumuz, Kur’ân’ı anlayan, konulara vakıf, sosyal hayata duyarlı,
bilinçli, sorumluluklarının farkında, özgüven sahibi, donanımlı, hayata
pozitif, bilimsel, ilim ve irfanın kesiştiği noktadan bakabilen, bilgi ve
birikimlerini, toplumun her kesimine sunabilen mezunlar vermektir.
|
|